sıkıntı sahneleri izliyorum rüyalarımda ölmeyi arzulayan küçük benler sarıyor çevremi direten kim kim yaşamdan yana bilmiyorum gücü yerinde olmalı ki hep o kazanıyor adaletsiz taarruzumuzu
zorunlu cümleler ruhumu ele geçirdiler başta vermek istemdim seni bana özeldin adın bilinmezdi sonra çekip aldılar ruhumu adın da gitti şimdi kimdin sen hatırlayamıyorum deniyorum bulamıyorum yine de seviyorum hiç kaybetmemişim gibi herşeyimi herşeyini
burnuma acının tatlı kokusu geliyor sessizce içime giriyor yakıyor yıkıyor yine de içimdeki sana dokunamıyor biliyor karanlık bataklık gibi çektikçe içine çekiyor da çekiyor...
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur sırf uzaklaşmak için, ve geride kalanlar birinin onlardan uzaklaşmayı neden isteyebileceğini bir türlü tam olarak anlayamazlar.
bukowski insanı.
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi